17 Kasım 2015 Salı

Allah Hoşgörüyü ve Affediciliği Emretmiştir

Kuran-ı Kerim'in Araf Suresi'nin 199. ayetindeki "Sen af yolunu benimse" sözleriyle ifade edilen "affedicilik ve hoşgörü" kavramı, İslam dininin temel kaidelerinden birini oluşturur.
İslam tarihine bakıldığında, Müslümanların Kuran ahlakının bu önemli özelliğini sosyal yaşama nasıl geçirdikleri çok açık bir şekilde görülür. Kitabın ilerleyen bölümlerinde de üzerinde duracağımız gibi Müslümanlar ulaştıkları her noktada, hür ve hoşgörülü bir ortam oluşturmuştur. Din, dil ve kültür bakımından birbirine taban tabana zıt olan halkların aynı çatı altında barış ve huzur içerisinde yaşamalarını sağlamış, kendisine tabi olanlara barış ve huzur vermiştir. Büyük bir coğrafyaya yayılmış olan Osmanlı İmparatorluğu'nun varlığını yüzyıllarca devam ettirebilmesindeki en önemli nedenlerden biri, İslam'ın getirdiği hoşgörü ve anlayış ortamının yaşanması olmuştur. Asırlardır hoşgörülü ve şefkatli yapılarıyla tanınmış olan Müslümanlar, her zaman dönemlerinin en merhametli ve en adil kişileri olmuşlardır. Bu çok uluslu yapı içerisindeki tüm etnik gruplar, mensubu oldukları dinleri özgürce yaşamışlar, hatta kendi dinlerinin hukukuna göre yaşama hakkına sahip olmuşlardır.
Darülacaze
İslam ahlakının yaşandığı toplumlarda kiliseler, camiler ve sinagoglar biraradır. Darülaceze'de 3 ilahi dinin ibadet yerinin birarada bulunduğu bu görüntü, İslam ahlakının getirdiği hoşgörünün, adaletin ve barşçı yaklaşımın bir sonucudur.
Gerçek anlamda Müslümanlara mahsus olan hoşgörü, ancak Kuran'ın emrettiği doğrultuda uygulandığında tüm dünyaya barış ve esenlik getirir. Nitekim Kuran'da "İyilikle kötülük eşit olmaz. Sen, en güzel bir tarzda (kötülüğü) uzaklaştır; o zaman, (görürsün ki) seninle onun arasında düşmanlık bulunan kimse sanki sıcak bir dost (un) oluvermiştir."(Fussilet Suresi, 34) ayeti ile bu özelliğe dikkat çekilmiştir.
Allah ayetlerde affetmenin hep bir üstünlük olduğunu belirtmiş ve"Kötülüğün karşılığı, onun misli (benzeri) olan kötülüktür. Ama kim affeder ve ıslah ederse artık onun ecri Allah'a aittir. Gerçekten O, zalimleri sevmez." (Şura Suresi, 40) ayetiyle bu ahlaka sahip kişileri büyük bir ecirle müjdelemiştir. Bir diğer ayette ise iman edenler, "Onlar, bollukta da, darlıkta da infak edenler, öfkelerini yenenler ve insanlar (daki hakların)dan bağışlama ile (vaz) geçenlerdir. Allah, iyilik yapanları sever." (Al-i İmran Suresi, 134) şeklinde tarif edilmişlerdir. Allah Kuran'da karşıdaki insan haksızlık yapsa dahi affetmenin hayırlı olduğunu da bildirmiştir. Bu konudaki bir ayet şöyledir:
... İçlerinden birazı dışında, onlardan sürekli ihanet görür durursun. Yine de onları affet, aldırış etme. Şüphesiz Allah, iyilik yapanları sever. (Maide Suresi, 13)
Tüm bunlar, İslam'ın insanlara öğütlediği ahlak özelliklerinin, dünyaya barış, huzur ve adalet getirecek erdemler olduğunu göstermektedir. Şu an dünya gündeminde olan ve adına "terör" denen barbarlık ise, Kuran ahlakından tamamen uzak, cahil ve bağnaz insanların, dinle gerçekte hiçbir ilgisi olmayan canilerin eseridir. İşledikleri vahşetleri hangisi olursa olsun din kisvesi altında yürütmeye çalışan bu kişi ve gruplara karşı uygulanacak kültürel çözüm, gerçek İslam ahlakının insanlara öğretilmesidir. Başka bir deyişle, İslam dini ve Kuran ahlakı, terörizmin ve teröristlerin destekleyicisi değil, yeryüzünü terörizm belasından kurtaracak çaredir.


... Şüphesiz, Allah, insanlara şefkat edendir, esirgeyendir. (Bakara Suresi, 143)

Dipnotlar
1.Thomas W. Arnold, The Preaching of Islam: The History of the Propagation of the Muslim Faith, Lahor, Ashraf Press, 1961, s. 56-57, İslam Kültür Atlası, İsmail Rai el-Faruki, Luis Lamia el-Faruki, çeviri: Mustafa Okan Kibaroğlu-Zerrin Kibaroğlu, İnkılab Yayınları, 1997, s. 221

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder