17 Kasım 2015 Salı

Kuran Ahlakı Adaleti Gerektirir

Allah'ın Kuran'da tarif ettiği gerçek adalet insanlar arasında hiçbir ayrım yapmadan adaletle hükmetmeyi, insanların hakkını korumayı, zulme asla rıza göstermemeyi, zalime karşı mazlumdan yana tavır almayı emretmektedir. Bu adalet, olayları çok yönlü değerlendirmeyi, ön yargısız düşünmeyi, tarafsızlığı, dürüstlüğü, hoşgörüyü, merhameti ve şefkati gerektirir. Örneğin olayları itidalli değerlendiremeyen, heyecanına ve hislerine kapılan bir insan sağlıklı karar veremeyecek, bu duygularının etkisinde kalacaktır. Oysa adaletle hükmeden bir kişi tüm kişisel duygu ve düşüncelerini bir tarafa bırakmayı, her şart ve durumda doğrulardan yana olmayı, dürüstlükten ve doğruluktan asla taviz vermemeyi Kuran ahlakı ölçüsünde kendine yol edinir. Kişi, öyle bir ahlaka sahip olmalıdır ki, kendi çıkarlarından önce karşı tarafı düşünmeli, kendisine bir zarar gelecek olsa dahi, eğer hak karşı taraftan yanaysa, adil olabilmelidir. Allah Nisa Suresi'nin 58. ayetinde "insanlar arasında hükmedildiğinde adaletle hükmedilmesini"emreder. Bir başka ayetinde ise, adaletin insanın kendisinin ve yakınlarının aleyhine bile olsa uygulanmasını buyurur:
Ey iman edenler, kendiniz, anne-babanız ve yakınlarınız aleyhine bile olsa, Allah için şahidler olarak adaleti ayakta tutun. (Onlar) ister zengin olsun, ister fakir olsun; çünkü Allah onlara daha yakındır. Öyleyse adaletten dönüp heva (tutkuları)nıza uymayın. Eğer dilinizi eğip büker (sözü geveler) ya da yüz çevirirseniz, şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır. (Nisa Suresi, 135)
cocuk, ırkcocuk, ırkcocuk, ırk
cocuk, ırkcocuk, ırkcocuk, ırk
Allah'tan korkup sakınan ve ahiret gününde hesaba çekileceğini bilen bir kişi Allah'ın hoşnutluğunu kazanmak için adaletle hükmeder. Bilir ki, Allah tüm yapıp ettikleriyle, söylediği her sözle ve aklından geçen her düşünceyle onu ahiret gününde sorguya çekecek ve bunlarla eksiksiz bir şekilde karşılık görecektir. Kuran'da adaletin eksiksiz olarak tarifi yapılmış, iman edenlere karşılaşacakları olaylar karşısındaki tutumları ve adaletin nasıl uygulanacağı bildirilmiştir. Bu iman edenler için çok büyük bir kolaylık ve Allah'tan bir rahmettir. Bu nedenle de iman edenler hem Allah'ın hoşnutluğunu kazanmak, hem de huzurlu, güvenli ve barış içinde bir hayat yaşayabilmek için insanlar arasında eksiksiz bir şekilde adaleti uygulamakla sorumludur.
Allah'ın Kuran'da emrettiği adalet, dil, din, ırk ve etnik köken gözetilmeden, tüm insanlar arasında eşit olarak uygulanan bir adalettir. Kuran'daki adalet yer, zaman ve kişilere göre değişmez. Günümüzde dünyanın dört bir yanında insanlar ırkları ya da tenlerinin rengi nedeniyle zalimce ve adaletsiz muamelelerle karşılaşmaktadırlar. Oysa Kuran ahlakında farklı halkların ve kabilelerin yaratılmasının hikmetlerinden biri, insanların "birbirleriyle tanışmaları" olarak bildirilir. Hepsi de Allah'ın kulu olan farklı milletler veya kabileler, birbirleriyle tanışmalı, yani birbirlerinin farklı kültürlerini, dillerini, örflerini, yeteneklerini öğrenmelidir. Farklı ırk ve milletlerin bulunmasının amaçlarından biri, çatışma ve savaş değil, kültürel bir zenginliktir. Bu çeşitlilik Allah'ın yaratışındaki bir güzelliktir. Bir insanın daha uzun boylu, birinin kısa boylu olması, bir kişinin teninin beyaz diğerinin sarı renk olması bu kişiye herhangi bir üstünlük getirmediği gibi, bir eksiklik olarak da nitelendirilemez. Bunların her biri Allah'ın takdir etmesiyle ve çok büyük hikmetlerle yaratılmıştır. Ancak bu farklılıkların Allah Katında hiçbir önemi yoktur. İman eden bir insan tek üstünlüğün takva ile, yani Allah korkusu ve Allah'a imandaki üstünlükle olduğunu çok iyi bilir. Allah, Hucurat Suresi'nde bu gerçeği şu şekilde bildirir:
Ey iman edenler, kendiniz, anne-babanız ve yakınlarınız aleyhine bile olsa, Allah için şahidler olarak adaleti ayakta Ey insanlar, gerçekten, Biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi halklar ve kabileler kıldık. Şüphesiz, Allah Katında sizin en üstün olanınız, (ırk ya da soyca değil) takvaca en ileride olanınızdır. Şüphesiz Allah, bilendir, haber alandır. (Hucurat Suresi, 13)
Ayette de bildirildiği gibi, insanlar arasındaki köken farklılıklarının hiçbir önemi yoktur. Allah'ın tavsiye ettiği adalet anlayışı, hiçbir ayrım yapmadan her insana karşı eşit, hoşgörülü ve barış içinde bir tavır göstermeyi gerektirir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder