17 Kasım 2015 Salı

Din Adına Terör Uygulayanların           İç Yüzü

Buraya kadar incelediğimiz gerçekler göstermektedir ki, masum insanlara karşı terör eylemi düzenlemek, din ahlakına tamamen aykırı bir eylemdir. Hiçbir Müslüman böyle bir suç işleyemez. Aksine, Müslümanlar bu suçları işleyen insanları durdurmakla, "yeryüzündeki bozgunculuğu" ortadan kaldırmak ve tüm insanlara huzur ve güven getirmekle sorumludurlar. Müslümanlık terörle birlikte düşünülemez, aksine terörün engelleyicisi ve çözümüdür.
"Hristiyan" ve "Yahudi" terörü veya "İslami" bir terör olamaz. Nitekim söz konusu terörü uygulayan kişilerin yapısına baktığımızda, bu terörün dini değil sosyal bir olgu olduğu açıkça ortaya çıkmaktadır.

Haçlılar: Kendi Dinlerini Çiğneyen Barbarlar

öldürmek, cinayt
Haçlı orduları, gittikleri her yerde büyük katliamlar gerçekleştirdi. Sivilleri katledip, pek çok kenti yağmaladı.
Bir dinin veya bir başka fikir sisteminin gerçek mesajı, kimi zaman onun sözde taraftarları tarafından tamamen çarpıtılabilir. Hristiyanlık tarihinin karanlık bir dönemini oluşturan Haçlılar bunun iyi bir örneğidir.
Haçlılar, 11. yüzyılın sonunda kutsal toprakları (Filistin civarını) fethetmek amacıyla Avrupa'dan yola çıkan Avrupalı Hristiyanlardı. Sözde dini bir amaçla yola çıkmışlar, ama geçtikleri her yere vahşet ve korku götürmüşlerdi. Kitabın ilerleyen bölümlerinde detaylı göreceğimiz gibi sivilleri toplu katliamlara uğrattılar, pek çok köy ve kenti yağmaladılar. Müslüman, Yahudi ve Ortodoks Hristiyanların İslam idaresi altında huzur içinde yaşamakta olduğu Kudüs'ü fethettiklerinde ise, büyük bir katliam gerçekleştirdiler. Tüm Müslüman ve Yahudileri boyunlarını vurmak suretiyle vahşice öldürdüler. Bir tarihçinin ifadesiyle "buldukları tüm Arapları ve Türkleri öldürdüler... erkek veya kadın, hepsini katlettiler."15 Haçlılardan biri, Raymund of Aguiles, bu vahşeti "övünerek" şöyle anlatıyordu:
Görülmeye değer harika sahneler gerçekleşti. Adamlarımızın bazıları - ki bunlar en merhametlileriydi - düşmanların kafalarını kesiyorlardı. Diğerleri onları oklarla vurup düşürdüler, bazıları ise onları canlı canlı ateşe atarak daha uzun sürede öldürüp işkence yaptılar. Şehrin sokakları, kesilmiş kafalar, eller ve ayaklarla doluydu. Öyle ki yolda bunlara takılıp düşmeden yürümek zor hale gelmişti. Ama bütün bunlar, Süleyman Tapınağı'nda yapılanların yanında hafif kalıyordu. Orada ne mi oldu? Eğer size gerçekleri söylersem, buna inanmakta zorlanabilirsiniz. En azından şunu söyleyeyim ki, Süleyman Tapınağı'nda akan kanların yüksekliği, adamlarımızın dizlerinin boyunu aşıyordu.16
Haçlı ordusu Kudüs'te iki gün içinde yaklaşık 40 bin Müslümanı üstte anlatılan yöntemlerle vahşice öldürdü.17
Haçlıların barbarlığı o kadar taşkındı ki, 4. Haçlı Seferi sırasında, kendi dindaşlarının şehri olan İstanbul'u yağmaladılar, kiliselerdeki altınları söküp parçalamaktan bile çekinmediler.

Elbette ki tüm bu barbarlık Hristiyanlığın siyaset doktrinine aykırıydı. Çünkü Hristiyanlık, İncil'de belirtilen ifadeyle gerçekte bir "sevgi mesajı"dır. Matta İncili'nde Hz. İsa'nın öğrencilerine "düşmanlarınızı sevin, size zulmedenler için dua edin" dediği yazılıdır. (Matta, 5/44) Luka İncili'nde ise Hz. İsa'nın "bir yanağına tokat atana diğer yanağını çevir" dediği bildirilir. (Luka, 6/29) Yeni Ahit'in hiçbir yerinde şiddeti meşrulaştıran bir hüküm yoktur, masum insanların katledilmesi ise tahayyül bile edilemez. "Masumların katliamı" kavramı İncil'de zalim Yahudi kralı Hirodes'in bebek yaştaki Hz. İsa'yı yok etme girişimi olarak geçer.
terör, savaş
12 Eylül 1204'de İstanbul'a giren Haçlı Ordusu kendi dindaşlarının şehrini yağmaladı, kiliselerdeki altınları dahi söküp parçalad›.
Peki Hristiyanlık şiddete hiç yer vermeyen bir sevgi dini iken, Hristiyan Haçlılar nasıl olmuş da tarihin en büyük vahşetlerini gerçekleştirmiştir? Bunun en büyük nedeni, Haçlıların cahil insanlardan, "ayak takımı" denebilecek kimselerden oluşan bir güruh olmasıdır. Kendi dinleri hakkında hemen hiçbir şey bilmeyen, İncil'i hayatlarında okumamış, hatta belki görmemiş, Hristiyanlığın ahlaki kıstaslarından habersiz olan kitleler yanlış bir yöne sürüklenmişlerdir. Din adıyla ortaya çıkan bir grup iftirada bulunmuş, "Allah bunu istiyor" şeklindeki Haçlı sloganı ile, bu cahil kitleleri peşlerinden barbarlığa sürüklemiştir. Bu sahtekarca yöntemle dinin kesin olarak yasakladığı fiilleri, geniş halk kitlelerine uygulatmıştır.
O dönemde kültürel yönden çok daha ileri seviyede olan Doğu Hristiyanlarının, örneğin Bizanslıların Haçlılar'dan çok daha insancıl olduklarına dikkat etmek gerekir. Haçlılar gelmeden önce de, onlar gittikten sonra da Ortodoks Hristiyanlar, Müslümanlarla huzur içinde ortak bir yaşam sürmüşlerdir. BBC televizyonu yorumcusu Terry Johns'a göre, Haçlıların Ortadoğu'dan çıkmasıyla "medeni yaşam tekrar başlamış ve üç dinin mensupları yine Kudüs'te birarada yaşama geri dönmüşlerdir."18
Haçlılar örneği genel bir olguyu göstermektedir: Bir fikrin takipçileri eğer medeniyetten uzak, fikri yönden az gelişmiş, "cahil" insanlarsa, o zaman şiddete eğilimleri çok yüksek olur. Bu, din dışı ideolojiler için de geçerlidir. Dünyadaki tüm komünist hareketler şiddet yanlısıdır, ama tüm komünistlerin en vahşi ve kana susamış olanları, Kamboçya'da ortaya çıkan Kızıl Khmerler olmuştur. Çünkü onlar komünistlerin en cahilleridir.
Cahil insanlar şiddet yanlısı bir fikri cinnet noktasına götürdükleri gibi, şiddete karşı bir fikre (örneğin dine) de, şiddet karıştırabilirler. İslam dünyasında da bunun örnekleri yaşanmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder